Hepsievcil
 
 

Kuş Forumları > Kanatlı Kümes Hayvanları

Mesaj Ekle

çogu insan blinçsiz hayvan konusunda bnm işim photshop


bıldırcın hakkında bilgi bilen az var japon bıldırcın  nden cok beslenıyor hem yerine erken  alışır hemde erken yumurtlamaya başlıyor daha  erkek dışı  ayrımı yapsanı bilmiyen  var ama herşey  bilgi tücrübe ile yaparak olur yok calıforya bıldırcın varmış yok yok mavı bıldırcın varmış ona bakarsanız cok ırk bıldırcın var önmlı olan   her ırk bıldırcın bır yaşar  değişik aynı anda olursa  bıldırcınlar ayrım yapıyor  ve gaglamaya başlıyor kendilerini buda ölüme sebep olur onun için  her ırk  bıldırcın  ayrı yaşar japon bıldırcın japonla mavi bıldırcın mavile  ozman hiç bır sorun olmaz  tadiyat da bu gerçek zaten  ayrı ırk hayvanı sen yan yana koy bkm  aynı yerde durcakmı durmaz famılleri ayrı oldu için durmaz bilgi için bütün hayvan  konusunda yardımcı olum bnm mesleyim bu zaten  photshop ulaşim için 0535 212 08 13 serdar ısm istnbul 

BILDIRCIN YETİŞTİRİCİLİĞİ

1. TARİHÇE Bıldırcınlar tavuk ve sülünlerle yakın bir bağa sahiptir. Bıldırcının evciltilm esi 11. yüzyılda Japonya veya Çin’de gerçekleştirilmiştir. Japon bıldırcınları, 12. yüzyıldan önce Japonya’da zevk için ve özellikle sesleri için yetiştirilmiş, sonraları et ve yumurta üretiminde kullanılmış ve son zamanlard a bir laboratua r hayvanı olarak da önemi artmıştır. İkinci Dünya Savaşı esnasında birçok bıldırcın soyu kaybedilm iş, ötücü soy ise tamamen ortadan kalkmıştır. Savaş sonrası yeni bıldırcın soyları yetiştirilmek üzere yabani bıldırcınlardan da yararlanılmıştır. Sürüler vücut ağırlığı, yumurta verimi ve tüy rengi gibi faktörler bakımından selekte edilmiştir.

Küçük vücudu nedeniyle et üretiminde hiç bir zaman piliçler gibi popüler olamamış ancak özel yiyecekle r sınıfında yerini almıştır. Ortadoğu, Asya ve Avrupa’da yaygın olarak tüketiliyorsa da Kuzey Amerika ve Avustraly a’da tüketim oldukça düşüktür (12).

Amerika Birleşik Devletler inde 1870’lerin sonları, 1920’lerde ve 1955 yılında tanıtıldı (37, 66, 74). İngiltere’de 1940’ların sonlarında tanındı ve vücut büyüklüğü ve/veya yumurta verimi bakımından selekte edildi. Bugün öncelikle Çin ve Japonya olmak üzere Fransa, İtalya, Rusya ve Almanya gibi Avrupa ülkelerinde önemle üzerinde durulmakt adır. Hong Kong’ta her biri yaklaşık 50, 000 yumurta kapasitel i 60 dolayında kuluçka işletmesi bulunmakt adır. Yılda yaklaşık olarak 25 milyon civciv çıkarılmaktadır.

2. ZOOLOJİK SİSTEMDEKİ YERİ Sınıf…………..   :Aves Takım…………  :Galli Alt takım…….. :Galliform es Familya.. ……. :P hasionid ae Cins….. ………   :Coturnix Tür……………..  :Coturnix coturnix Coturnix coturnix coturnix (Avrupa bıldırcını) Coturnix coturnix japonica (Japon bıldırcını) Güney yarım kürede yaklaşık 70 bıldırcın ırkı olduğundan söz edilmekte dir (35). Japon bıldırcını; coturnix bıldırcını, Faroah bıldırcını, ekin bıldırcını veya doğu bıldırcını adlarıyla da anılmaktadır. Bıldırcın ırkları arasında Manchuria n Golden, British Range, English White ve Tuxedo gibi ırklar vardır (20).

3. KULUÇKA Evcil bıldırcınlar tabii kuluçka içgüdülerini kaybetmişlerdir. Evcil bıldırcınların üretilebilmesi için suni kuluçka yolu kullanılmalıdır. Bıldırcın yumurtala rının kuluçka süresi yaklaşık 17-18 gündür (69, 57, 20). Kuluçka şartları konusunda bilgi veren birçok araştırıcı (77, 69, 57, 20) birbirind en az çok farklı ısı ve nem değerleri bildirmişlerdir. Bu konuda elde edilen bilgiler Tablo 1’de özetlenmiştir. Döllü yumurtala r günde 2-3 defa toplanmalı yumurtala rın ısısının oda ısısına düşmesi sağlandıktan sonra 55  °F veya 10-13  °C’de ve % 70 nemli ortamda depolanma lıdır. Depolama ısısı 4  °C’nin altına ve 24  °C’nin üstüne çıkmamalıdır. Kuluçkaya konan yumurtala rın depoda bekledikl eri her 1 gün için çıkış gücünde % 3’lük düşüş tespit edilmiştir (77). Kuluçkanın 5-8. gününde yumurtala rın ışığa tutularak muayene edilmesiy le dölsüz yumurtala r ile embriyo ölümleri belirlene bilir. Kuluçka öncesi embriyoni k ölümler 3 haftalık depolama süresini aşan hallerde belirgin şekilde artmaktadır Suksupath ve Tanpipat (68) bıldırcın yumurtala rını kuluçkaya koymadan önce toprak kavanozla rda (27.6-28.4 °C), soğuk odada (15.4-16.0 °C) ve normal oda sıcaklığında (29.0-30.5 °C) tuttukları çalışmalarında en iyi kuluçka randımanının soğuk odada tutulan yumurtala rda elde edildiğini, toprak kaplarda 5-8 gün tutulan yumurtala rın normal oda sıcaklığında aynı süre tutulan yumurtala rda daha yüksek randıman verdiğini ve her üç depolama şeklinde de sürenin uzamasıyla randımanın düştüğünü tespit etmişlerdir.

Kuluçkanın 7. gününde folliküllerden gözle görülebilir tüyler çıkar. 14. günde yumurta sarısı tamamen tükenir. Bıldırcın embriyosu nda ölümler 1-2. günlerde ve ilk tüylenme dönemlerinde olmaktadır. Bu özellikleriyle de tavuklara ve özellikle hindilere benzemekt edirler.

Kuluçkaya konduktan 380 saat kadar sonra çıkışlar başlar ve yaklaşık 10 saatte civcivler çıkar. Çıkan civcivler in kurumasını sağlamak amacıyla civcivler en az 5 saat makinada bırakılmalıdır. İlk ve son civcivin çıkışı kısa bir süre içinde gerçekleşir. Kuluçka şartlarındaki aksaklıklar kuluçka süresinin uzamasına ve civciv çıkışının bazan 2-3 gün sürmesine neden olur. Kaliforni ya Üniversitesinde yapılan bir çalışmada (1), kuluçka süresi 393.6 q 1.2 saat olarak belirlenm iştir. 700 yumurta kullanılarak yapılan bir çalışmada ağırlığı ortalamanın altında olan, uzunluk ve genişliği uç değerlere sahip yumurtala rın kuluçka randımanın düşük olduğu tespit edilmiştir (65).

Bıldırcın yumurtala rında döllülük konusunda çalışan Sittmann ve Abplanalp (60) erkekleri n dişilerden ayrılmasından 11 gün sonra fertil yumurta elde edilebild iğini, ortalama fertilite süresinin 6.3 gün olduğunu ve ilk çiftleşmeden ortalama 3.5 gün sonra fertil yumurta alınabildiğini bildirmişlerdir.

Insko ve ark. (31) kuluçkalık yumurtala r üzerinde yaptıkları çalışmada; yumurta veriminin 1. ve 8. ayında topladıkları yumurtala rı yaklaşık 14 °C’lik ısıda depolamışlar, 14 gün boyunca 2 saatte bir kere döndüren, 37.5 °C’lik kuru ısı ve % 61 relatif nem’de çalışan kuluçka makinası kullanmışlardır. 14. günde transfer edilen yumurtala rdan çıkış gerçekleştikten sonra sağlam yumurtala r açılarak kırık yumurta ve fertilite kontrolü yapılmıştır. Denemede elde edilen yumurtala r ağırlıklarına göre gruplandırılarak incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar Tablo 3’de verilmiştir.

Kuluçka makinasında olabilece k elektrik kesintile ri ve kapısının açık kalması gibi durumlard a ne gibi sonuçlar elde edilebile ceği konusunda yapılan bir çalışmada elde edilen bulgular Tablo 4’de verilmiştir (10). Bu çalışmada 4 değişik uygulama söz konusudur; Kontrol, kapı kapalı günlük 8 saat kesinti, kapı kapalı günlük 12 saat kesinti ve kapı günde 12 saat açık.

Gerek ebeveyn ve gerekse yavru kanyakınlığının kuluçka verimini etkilediği bilinmekt edir. Sittmann ve ark. (64) % 50 kanyakınlığı olan civcivler in kuluçka çıkış oranının kontrole nazaran 46 puan daha düşük olduğunu, ebeveyn ve yavru kanyakınlığının her % 10 artışında kuluçkadan çıkış oranının sırasıyla % 3 ve % 7 düştüğünü tespit etmişlerdir. Ayrıca kanyakınlığının kuluçkalık yumurtala rın depolanma sı üzerine etkisini ortaya koymak amacıyla yaptıkları incelemed e, fazladan 1 hafta daha (8.-14. günler arası) 13 °C’de bekletmen in kontrol grubu yumurtala rı etkilemed iğini, kanyakınlığı bulunan embriyola rın çıkış gücünü önemli miktarda düşürdüğünü bildirmişlerdir. İlk 5 haftalık yaşa kadar ki ölüm oranının ebeveyn ve yavru kanyakınlığının her % 10’luk artışında sırasıyla % 2 ve 4 arttığını, 5-16. haftalar arasında erkek ve dişilerdeki yaşama gücünün ise % 0.8 ve 1.9 azaldığını, kanyakınlığının dişilerde seksüel olgunluğun gecikmesi ne ve infertili tenin artmasına neden olduğunu, kanyakınlığının her % 10’luk artışında fertilite nin % 11 düştüğünü ve kuluçkaya 0.4 daha az yumurta konulmasına neden olduğunu, ayrıca yumurta veriminin 1.5 yumurta ve yumurta ağırlığının yaklaşık 0.2 gram düştüğünü tespit etmişlerdir.

4. BAKIM Kuluçkadan çıkan civcivler e önce % 2-5 oranında şeker içeren su verilmeli dir. Şekerli su verildikt en yaklaşık 3-4 saat sonra yemleri verilebil ir. Civcivler e yemin su ile birlikte verilmesi durumunda, sindirim kanalının boşalması gerçekleşmeyecek ve ilk birkaç gün civciv ölümleri artacaktır. Civcivler in, hayatlarının ilk birkaç gününde sulukların içine düşmelerini önlemek amacıyla çakıl taşı veya tel örgü kullanılmalıdır. Civcivler ilk üç hafta taban teli genişliği 0.5 cm} olan kafeslerd e yetiştirilir. İlk üç hafta devamlı ışık verildikt en sonra günlük 14-18 saat ışık uygulanır (77, 20).

Bıldırcın civcivler i için oda sıcaklığı 27-29 °C, civciv seviyesin deki ısı ise 35-37 °C arasında olmalıdır (59). Bu sıcaklığın sağlanabilmesi amacıyla soba veya infra-red lambalar kullanılabilir. Fakat en uygun olanı civcivler in rahat olmasını sağlayacak ısının hayvanların hareketle rine bakarak belirlenm esidir. Özellikle düşük ısıdan sakınmalıdır. Üşüyen bıldırcın civcivler i birbirler ine sokularak hatta üst üste yığılarak ısınmaya çalışırlar. İlk birkaç gün içindeki ölümlerin çoğunluğunun sebebi ısı düşüklüğüne bağlı sıkışmalar ve ezilmeler dir. Yine hayvanların hareketle rine bağlı olarak her hafta sıcaklık 2-2.8 °C azaltılabilir. Her hafta ısı azaltılarak 5-6. haftalard a en iyi yumurta veriminin sağlandığı 21-22 °C civarına ulaşılır (15, 24). Her ne kadar bıldırcınların iyice büyüyünceye kadar ısıya duyarlı oldukları söylenirse de Freeman (22) kritik çevre sıcaklığının 1. haftada 35 °C, 2. haftada 31 °C ve 3. haftada 23 °C olduğunu göstermiştir. Zamanla çevre sıcaklığı 5. haftada fert olarak barındırılan bıldırcınlarda 19 °C’nin altına düşürülmüştür. Sefton ve Siegel (59) 5. haftada en düşük ısı 15.5 °C olacak şekilde yetiştirme yapmışlardır.

Bıldırcınların barındırıldığı ortamın nemliliği hakkında her hangi bir bilgi bulunamamıştır, fakat bıldırcınlar oldukça farklı derecedek i nemli ortamlara tahammül edebilirl er (15). Arıtürk ve ark. (6) bıldırcınlarda yaptıkları araştırmada sabit çevre şartları oluşturmak amacıyla 28 °C oda ısısı ve higrostat ile nemlendir ici kullanara k % 70-80 relatif nem sağlamaya çalışmışlardır.

Yetiştirme odasında bıldırcın kokusunun oluşması ve temiz havaya olan ihtiyaç nedeniyle yeterli miktarda havalandırma yapılmalıdır.

Bıldırcınlarda görülebilecek gagalama ve kanibalis m durumlarında gaga kesimi, ışık yoğunluğunun azaltılması, yemde selüloz ve grit arttırılması gibi tedbirler alınabilir.

5. BESLEME Japon bıldırcınlarıyla çalışan araştırıcılar genellikl e % 25-29.4 ham protein içeren hindi başlangıç yemi kullanmışlardır. Howes (29) % 23 protein ve 2090 kcal verim enerjisi içeren mısır ve soya küspesine dayalı rasyonu kullanmıştır. 9 haftalık bıldırcınlarda, % 18-36 arasında protein içeren rasyonların verildiği gruplar arasında önemli bir farklılık bulamamıştır. Enerjinin 2530 kcal/kg’ı aştığı durumlard a ölümlerin arttığını ve bunun rasyondak i yüksek orandaki yağın değerlendirilmesindeki yetersizl ikten kaynaklan dığını belirtmiştir. Metionin ilavesi yumurta verimini arttırmış, glisin ve lizin ise etkili olmamıştır. Protein oranı % 16 ve 20 olan rasyonlar la beslenen bıldırcınların canlı ağırlıkları % 24 proteinle beslenen bıldırcınlardan daha hafif bulunmuştur. % 20 oranındaki protein oranı yumurta verimini biraz geciktirm iş, % 16 protein ise durdurmuştur. % 16 proteinli rasyona metionin, glisin ve lizin ilavesi yumurta verimini artırmıştır. Weber ve Reid (72) 5 haftalık bıldırcınların protein ihtiyaçlarını belirleme k amacıyla yaptıkları çalışmada, 5 birimlik artışlarla % 13’den % 35’e kadar değişen rasyonları kullanmışlar ve % 24 proteinli rasyonun ihtiyacı karşıladığını tespit etmişlerdir. En iyi protein birikimi, yemden yararlanm a ve canlı ağırlık artışının enerji/protein oranının 36-38 olduğu rasyonla sağlandığını bildirmişlerdir.

Sefton ve Siegel (59) bıldırcın civcivler ine % 28 proteinli başlangıç rasyonu, yetişkinlere % 26 proteinli damızlık rasyonu vermişler, Havenstei n ve ark. (24) bıldırcın civcivler ine ilk 6 haftada % 29.4 protein içeren hindi başlangıç yemi, daha sonra % 2.25 Ca ve % 0.43 P içeren hindi damızlık yemi kullanmışlardır.

Marks (45) 17 generasyo n boyunca % 28 proteinli tam rasyon (TAR) ve 19 generasyo n % 47 proteinli 2351 kcal/kg ME ve % 9 proteinli 3332 kcal/kg ME’li tercihli rasyon (TER) vererek hafif (H) ve ağır (A) canlı ağırlık (4. hafta) yönünden selekte ettiği bıldırcın hatlarının büyüme ve yemden yararlanm a özelliklerini 8 haftalık yaşa kadar incelemiştir. Bu araştırma sonuçları Tablo 5’de verilmiştir.

Rasyonun enerji düzeyi (3200 ve 3000 kcal ME) ve yem formunun (toz ve pelet) incelendiği bir çalışmada (5) 7200 civciv kullanılmış; pelet ile beslemeni n yem ve enerji tüketimini azalttığı, yemden yararlanm ayı iyileştirdiği ve canlı ağırlık artışını etkilemed iği, yüksek enerjili rasyonla beslemeni n yem tüketimini azalttığı, yemden yararlanm ayı iyileştirdiği ve enerji tüketimini etkilemed iği belirlenm iştir. Sonuç olarak, bıldırcınların enerji düzeyine göre yem tüketimini ayarladıkları bildirilm iştir.

Nelson ve ark. (52) % 25 protein içeren rasyonu temel alarak bıldırcınların kalsiyum ve fosfor ihtiyaçlarını belirleme ye çalışmışlardır. % 1.0, 1.5 ve 2.0 oranında kalsiyum içeren rasyonlar la beslenen bıldırcınların 8. haftadan sonra yumurta verimleri nin düştüğünü, % 90 yumurta veriminin 13-21. haftalard a % 2.5 ve 3.0 kalsiyum içeren rasyonlar la sağlandığını bildirmişlerdir.

6. CİNSİYET TESPİTİ Canlı ağırlık ortalamal arı ergin erkeklerd e 100-130 gram ergin dişilerde ise 120-160 gram arasındadır. Görünüş olarak erkekleri n göğüs tüyleri düz kahve renkli, dişilerin ise gri renkli ve siyah beneklidi r. Ayrıca erkekleri n ve dişilerin başlarında göğüs tüylerinin renginde şeritler yer alır. Civcivler 2 haftalık olur olmaz tüylerin rengine bakılarak cinsiyet tespiti mümkündür. Ancak kesin olarak 3 haftalık bıldırcınlarda cinsiyet tespit edilebili r. Daha erken yaşlarda cinsiyeti belirleme k gerekirse, Homma ve ark. (28) tarafından tarif edilen kloakanın incelemes i metodu kullanılabilir. Ayrıca albino, tümüyle siyah renkli veya göğsü kahve renkli ve benekli bazı bıldırcınların cinsiyeti tüy rengine bakılarak yapılamayabilir. Bu durumda ergin bıldırcın kloakası yukarı gelecek şekilde tutulur. Erkeklerd e kloaka şişmiştir ve sıkılınca bol miktarda köpük şeklinde sperma çıkar. Dişilerde ise kloaka genişlemiştir ve kloakaya dokunulduğunda bazı hallerde yumurtayı hissetmek mümkündür.

Yeni doğmuş bıldırcınların tanınmasında ayak bantları ve özellikle renkli veya numaralı ayak bantları kullanılabilir. Ancak bu bantların ayağı sıkmaması için 7-10. günlerde çıkarılması gerekir. Büyük bıldırcınlarda ise yine renkli, numaralı ve perçinli kanat takıları kullanılır

7. LABORATUV AR HAYVANI Japon bıldırcınlarının laboratua r hayvanı olarak kullanılması konusu Badgett ve Ivey (7), Wilson ve ark. (76) ile birçok araştırıcı tarafından ortaya atılmış ve tartışılmıştır. Daha sonraları Japon bıldırcınları kanatlı hastalıkları, davranış, embriyolo ji, endokrino loji, genetik, fizyoloji, farmakolo ji, toksikolo ji, tümör çalışmaları, doku çalışmaları ve benzeri birçok çalışma alanında kullanılmıştır.

Bir laboratua r hayvanı olarak Japon bıldırcınlarının avantajla rı; 16-17 günlük kuluçka süresi, erken seksüel olgunluk ve yaklaşık 42 günde yumurta üretimine başlaması, bir yılda 4 veya daha fazla generasyo n elde edilebilm esi, yüksek yumurta verimi ve doğal dayanıklılığıdır. Civcivler hemen yetiştirme ortamına alınabilirler. Japon bıldırcınları odalarda veya laboratua r hayvanları için kullanılan kutularda kolayca tutulabil irler ve temin edilmeler i de oldukça ucuzdur.

Kuluçka kabiliyet i, fertilite ve kuluçka süresindeki varyasyon lar başlıca dezavanta jlarıdır. Özellikle birkaç bıldırcınla başlanan sürülerde ve kapalı yetiştirmenin uygulandığı sürülerde bu dezavanta jlarla karşılaşmak mümkündür. Sittman ve Abplanalp’ın (61) çalışması Japon bıldırcınlarının saf yetiştirmeye tavuklard an 2-4 kez daha duyarlı olduğunu göstermiştir. Kanyakınlığının döl veriminde kayıplara ve diğer ciddi problemle re neden olması, elde edilen sonuçların tavuklara uyarlanma sını güçleştirmektedir. Bu nedenle bıldırcınlarda yapılacak herhangi bir saf yetiştirme çalışması, tavuklar için gerekli populasyo ndan daha büyük populasyo nlarda yapılmalıdır (3). Genetik karakterl erin korunması amacıyla çalışmalarda bir kontrol populasyo nu bulunmalıdır (43).

Değişik amaçlarla bıldırcınlardan kan almak gerekebil ir. En etkili metot tavuklard a olduğu gibi kalbe bir iğne ile girerek belirli miktardak i kanı almaktır. 2-3 haftalık bıldırcın civcivler inden kan almak için 12 numara hipodermi k iğne kullanılabilir ve sağlığını etkilemed en 1.5 ml kadar kan alınabilir. 4 numara serum iğnesi kullanılarak kontrollü bir şekilde yetişkin bir bıldırcından 5-7 ml kan alınabilirse de ölüme sebep olmadan ve sağlığa zarar vermeden alınabilecek miktar 3 ml’dir.

Bıldırcınlarda metaboliz ma hızı oldukça yüksektir ve vücut sıcaklığı 42.2 °C’dir.

8. DAVRANIŞ 8.1. Şartlanma:

Bıldırcınlara şartlanma yoluyla, zil sesi verildiğinde kur yapma davranışı göstermeleri sağlanabilmiştir. Bir zil sesinden sonra erkek bıldırcının kafesine bir dişi bıldırcın koyulmuştur. En erken kur yapma davranışı 5 tekrardan sonra şekillenmiş, 32 tekrardan sonra bütün erkekler dişiyi görmeden sadece zil sesiyle kur yapmaya başlamışlardır 

8.2. Zeka:

Bıldırcınlar yem elde etmek için bir anahtar objeyi gagalamayı öğrenebilirler. İçinde bir adet zorunlu dönüşün yer aldığı seçme noktası bulunan labirent testlerin de, ne ilk tercih ne de zorunlu dönüşün yönlendirmesi, bıldırcınların seçme davranışını önemli ölçüde etkilemem iştir. Bıldırcınlar görsel taklit yapabilir ler. Sadece eğitilmiş bıldırcınları seyredere k uygun gagalamayı ve dolayısıyla bulmaca kutusunu açmayı öğrenebilirler 

8.3. Ses iletişimi:

Bıldırcınların kendileri ne has ses iletişimleri vardır. Kuluçkadan çıkmadan hemen önce, hava alımı ile birlikte şekillenen kısa ve keskin pıtlama ve tıkırdama sesi, kuluçkadan çıkışın aynı zamanda gerçekleşmesini sağlayan uyarıcı bir faktördür. Yetişkin bıldırcınlarda, erkekleri n özel ötüşü, memnuniye t ve yemlenme sesi, tehlike durumunda çıkarılan ses ve dişinin çiftleşmeye davet sesi gibi farklı sesler dikkati çeker 

8.4. Yem ve su tüketimi:

Sabah ışıklarından sonra ve karanlık basmadan önceki 3 saat içerisinde yem tüketiminde önemli artışlar görülür. Tatlı ve ekşi sıvıları tercih ederler, acı ve tuzlulard an sakınırlar. Her ne kadar tuzlu sıvılardan sakınırlarsa da, içme suyundaki normal düzeyde bulunan tuzu uzun süreli kullanımlarda bile tolere edebilirl er 

8.5. Seksüel davranış:

Evcil bıldırcınların cinsel gelişimi ışık kontrolü altındadır. Sonbahar dışındaki zamanlard a, 32.5° enlemde tutulan bıldırcınların döl verimi fonksiyon larının elde edilmesi ve hızlı seksüel olgunluk sağlamak için ilave ışık uygulamasına ihtiyaçları vardır. Devamlı karanlıkta tutulan bıldırcınların seksüel davranış ve yumurta veriminin tamamen durduğu, devamlı ışıkta tutulanla rda ise ilk yıl yumurta veriminin çok yüksek olduğu ve ikinci yılın sonunda durduğu görülmüştür 

8.6. Analık içgüdüsü:

Evcil bıldırcınlarda kuluçka yani analık içgüdüsü yok olmuştur. Yabani bıldırcınlarda yuva yapımı genellikl e ilk yumurtaya kadar başlamaz, dişi bıldırcın yalnız kaldığında yuvayı yapar. Normal olarak yumurtala r üzerine dişi yatar. Bir kuluçkada ortalama 6 yumurta bulunur, yılda iki mevsim civciv çıkarırlar (20).

8.7. Saldırganlık:

Bıldırcınlar birbirler inin özellikle boyun, baş ve göz çevresini gagalar veya yakalarla r. Asya’nın bazı bölgelerinde dövüş bıldırcınları yetiştirilmektedir

9. YUMURTA VERİMİ Japon bıldırcınlarının gelişme hızları ve yumurta verimleri oldukça yüksektir. Japon bıldırcınlarının yumurta ağırlığı canlı ağırlığının % 7-8’i kadardır. Bu oran tavuklard aki % 3 ve hindilerd eki % 1 ile karşılaştırıldığında oldukça yüksektir (80). Erkekler yaklaşık olarak 36 günde, dişiler ise 42 günde eşeysel olgunluğa erişirler. İlk verim yılında 300 kadar yumurta verirler (77, 35).

Woodard ve Abplanalp (80) Şubat, Mayıs ve Eylül aylarında kuluçkadan çıkan bıldırcınlarda yaptıkları çalışmada 14 saat ışık kullanara k elde ettikleri sonuçları sırasıyla, % 50 verime ulaşma yaşı 49, 51 ve 54 gün, ilk yıl verimleri 201, 230 ve 218 yumurta, ikinci yıl verimleri 97, 104 ve 112 yumurta olarak bildirmişlerdir. 17 generasyo n boyunca saf yetiştirilen bir sürüde 19. haftadan sonraki ortalama yumurta verimi % 70 bulunmuştur (15).

Yumurta ağırlığı 9-13 gram arasındadır, daha ağır yumurtala ra da rastlanılabilirse de kabuk kalitesin deki bozuklukl ar ve çift sarılılık nedeniyle kuluçkalık yumurta olarak kullanılması mümkün değildir. Uzunluğu yaklaşık 30 mm, genişliği ise 24 mm’dir.

Beş bıldırcın yumurtasını bir tavuk yumurtasına eşdeğer kabul ederek değerlendirecek olursak; fosfor 5 kat, demir 7-8 kat, B1 vitamini 6 kat ve B2 vitamini 15 kat daha yüksektir (35). Yumurtanın kısımları ise; % 56.7 ak, % 34.7 sarı, % 7.4 kabuk ve % 1.2 kadarı zardan oluşmuştur. Yumurtanın içeriği ile ilgili bilgiler Tablo 6’da verilmiştir.

Tablo 6. Bıldırcın yumurtasının içeriği.

İçerik        Kabuksuz yumurta  /  Yumurta akı

Su                  % 73.8               % 87.3 Protein            % 11.3               % 10.5 Yağ                % 12.4                % 0.1 Kül                   % 1.0                % 0.8 Diğer                % 1.2                 % 1.3 Imai ve ark.’nın (30) 23-33 °C ve % 67-90 nisbi nemde beklettik leri yumurtala rın içeriklerini inceledik leri araştırmalarından elde ettikleri sonuçlar Tablo 7’de verilmiştir. Aynı araştırmada 0, 3, 7, 14, 21 ve 28 gün beklettik leri bıldırcın yumurtala rındaki ağırlık kayıplarını % 0.00, 0.94, 1.82, 2.99, 4.34 ve 5.90, hava boşluğunun yüksekliğini ise 1.4, 1.9, 2.7, 3.0, 3.4 ve 3.8 mm olarak tespit etmişlerdir. Kabuk, yumurta sarısı ve yumurta akı oranlarını 0. günde % 10.51, % 31.14 ve % 58.35, 7. günde % 10.55, % 32.16 ve % 57.30, 14. günde ise % 10.47, % 33.22 ve % 56.31 hesaplamışlardır. Wilson ve Huang (75) 5.00 ile 19.00 saatleri arasında 14 saatlik ışık gören bıldırcınların % 80’inin saat 16.00’dan sonra yumurtladıklarını bildirmişlerdir. Cooper (15) ise kendisini n geliştirdiği bir bıldırcın hattı ile yaptığı çalışmasında, 6.00 ile 20.00 saatleri arasında 14 saatlik ışık süresi ve 20-30 lükslük ışık şiddeti kullanmış ve yumurtala rın % 60’ının 12.30’dan önce ve çoğunluğunun ise saat 9.00 civarında yumurtlan dığını tespit etmiştir.

Ernst ve Coleman (21) m²’ye 43 ve 172 bıldırcın konarak büyütülen ve yumurtlam a döneminde ferdi kafeslere alınan bıldırcınlarda 100 günlük yumurta verimini 83.5 ve 85.8 olarak tespit etmişlerdir. Yumurta ağırlığı yönünden herhangi bir farklılık bulamamışlardır. Bıldırcınların sık olarak büyütülebileceklerini ancak yumurta verimi için daha seyrek barındırılmaları gerektiğini vurgulamışlardır.

Kabuk ağırlığı ilk yumurtlan an yumurtala rda daha hafiftir. İlk yumurtala r sonrakile rden daha küçüktür. Bıldırcın yumurtala rının taşınmasında oldukça dikkatli olmak gerekir. Özellikle yumurta kabuğunun zayıflığı, yumurta zarının kuvvetli olması ve yumurtala rın renkliliği nedeniyle yumurta kabuğu kolayca kırılabilmekte ve kırık fark edilmemek tedir.

Kabuk renginde dikkati çekecek kadar varyasyon bulunmakt adır. Beyazdan açık ten rengi veya açık kahvereng ine kadar değişir. Genellikl e mavi ve/veya kahvereng i beneklidi r. Kabuk rengi yumurtlan madan 3.5 saat önce şekillenir (81). Yumurtala ra araştırma amacıyla virus inokule edileceks e renklilik problem yaratabil ir. Kabuk rengi bulaşık teli ve sabunlu bezle kolayca uzaklaştırılabilir (56). Dişi bıldırcınların yumurtladıkları yumurtala rın büyüklüğü, şekli ve renk dağılımı kendine özeldir ve yumurtala rına bakarak dişileri ayırt etmede kullanılabilir

10. CANLI AĞIRLIK VE KARKAS Günlük civcivler de canlı ağırlık 5.9-9.0 gramdır (48, 59). Bir haftalık civcivler in ağırlığı yaklaşık 3-6 katına ulaşır. Erkek ve dişilerin ağırlıkları seksüel olgunluğa ulaşıncaya kadar birbirine benzerlik gösterir. Olgunluk sonrası dişiler erkeklerd en daha ağırdır ve bu artışın yumurtalıklar, karaciğer ve ince bağırsaklardaki artıştan kaynaklan dığı ifade edilmekte dir. (77).

Woodard ve Abplanalp (80) yaşın artışına bağlı olarak genellikl e dişilerin canlı ağırlık kaybettik lerini buna karşılık erkekleri n ağırlık kazandıklarını, her hafta dişilerin % 1’inin öldüğünü ve bu ölüm oranının 100. haftadan sonra azaldığını, 54 haftalık periyotta dişilerin toplamalı ölüm oranının % 50 olduğunu ve gruplarda ki en son dişinin 1192-1382 günler arasında, en son erkeğin ise 1657-2023 günler arasında öldüğünü ifade etmişlerdir. Dişilerin erken ve yüksek ölüm oranı göstermelerinin nedenini yumurta veriminde n kaynaklan an yıpranma ve strese bağlamışlardır.

Tserveni-Gousi ve Yannakopo ulos (70) 42 ve 156 günlük erkek ve dişi bıldırcınlarda yaptıkları incelemed e dişilerin vücut ve karkas ağırlıklarının fazla, karkas randımanının ise düşük olduğunu, yaşlı bıldırcınlarda göğüs eti ağırlığının erkeklerd e but ağırlığının dişilerde fazla bulunduğunu belirtmişlerdir.

Sittmann ve ark. (64) kanyakınlığının her % 10’luk artışında 6. hafta canlı ağırlığın erkeklerd e 2 gram dişilerde ise 4 gram düşmeye sebep olduğunu tespit etmişlerdir.

Sefton ve Siegel (59) canlı ağırlığın kalıtım derecesin i inceledik leri çalışmalarında erkek ve dişi cinsiyetl ere göre canlı ağırlık ortalamal arını sırasıyla, 1. günde 7.9-9.0 ve 8.0-9.0 g, 7. günde 21.6-23.5 ve 22.3-24.6 g, 14. günde 37.8-43.4 ve 38.7-45.1 g, 21. günde 62.0-63.4 ve 64.3-66.0 g, 28. günde 82.0-84.2 ve 85.5-88.0 g, 35. günde 94.4-94.7 ve 99.3 g, 42. günde 100.3-102.7 ve 109.8-113.1 g olarak tespit etmişlerdir.

Garwood ve Diehl (23) yaptıkları bir çalışmada canlı ağırlığa göre selekte edilen hatlardak i 39 günlük canlı ağırlık ve sadece tüyleri alınmış karkas ağırlıklarını, hafif grup erkekler için 80 ve 73 g, dişiler için 92 ve 82 g, kontrol grubunda erkekler için 116 ve 106 g, dişiler için 125 ve 111 g, ağır grup erkekler için 179 ve 166 g, dişiler için 189 ve 168 gram olarak tespit etmişlerdir. Akın (4) bıldırcınlarda 6 generasyo n boyunca yaptığı seleksiyo n çalışmasında 5. hafta canlı ağırlığını kontrol grubunda, erkekler için 115.25- 122.22 gram, dişiler için 125.64-133.11 gram olarak tespit etmiştir. Ağır canlı ağırlık yönünde selekte edilen bıldırcınlarda ise erkekleri n 129.93 gramdan 153.70 grama, dişilerin 137.11 gramdan 153.70 grama ulaştığını bildirmiştir.

Caron ve ark. (11) 45. gün canlı ağırlık yönünden 17-20 generasyo n boyunca yaptıkları seleksiyo n sonucunda 3 hat ağır ve 1 hat kontrol grubuna ait canlı ağırlıkları sırasıyla 237.6, 251.9, 195.1 ve 147.7 gram olarak bildirmişlerdir. Ayrıca seçilen hatların daha ağır karkas, daha fazla et ve daha fazla abdominal yağa sahip olduğunu, 1. ve 2. hatların 3. hattan daha ağır ve yağlı olduğunu ve kontrol hattında her hangi bir genetik değişikliğin bulunmadığını ifade etmişlerdir.

Merkley ve Garwood (48) düşük ve yüksek vücut yoğunluğuna sahip bıldırcın hatlarını değişik düzeylerde beta agonist (cimaterol) ilave edilmiş rasyonlar la beslemişlerdir.

11. MUTASYONL AR VE FARKLILIK LAR Bıldırcınlarda bildirile n mutasyonl ar ve büyük farklılıklar piliçlerle karşılaştırıldığında azdır. Her ne kadar bıldırcınlarla çok sayıda çalışma yapılmışsa da araştırmaların çoğunluğunda bıldırcın, bir model veya karşılaştırma aracı olarak kullanılmış, çok az sayıdaki araştırıcı ise bıldırcının kendisiyl e ilgilenmiştir. Küçük olması nedeniyle bıldırcınlar elde uygun şekilde tutulmaz ve dikkatli bir şekilde incelenme zse birçok morfoloji k değişiklikler tespit edilemeye bilir. Seleksiyo n programı uygulayan tavuk genetikçileri, zor ölçülebilen fizyoloji k özellikler için kolay belirlene bilen morfoloji k özelliklerin tespitine yönelmişlerdir. Japon bıldırcınlarında seleksiyo n azdır ve morfoloji k göstergelere fazla ihtiyaç duyulmama ktadır. Piliçlerdeki birçok resesif mutasyon homozigot tur ve kan yakınlığı uygulanan hatlarda kolayca fark edilebili r. Bıldırcınlar kan yakınlığı depresyon una birkaç istisna dışında çok duyarlıdır ve hat oluşturma denemeler inde fazla başarı sağlanamamıştır. Piliç, güvercin ve bazı su kuşlarında birçok renk farklılıkları gözlenmiştir. Renk ve davranış özellikleri genellikl e gizlidir 

11.1. Tüy rengi ve şekli:

Vahşi Japon bıldırcınlarının doğuştaki tüy rengi, diğer kanatlılarınkine benzer fakat daha koyudur. Baş küçük siyah lekeli esmer renklidir, başın üzerinde baş boyunca uzanan siyah şeritlerle sınırlandırılmış sarımsı bir şerit vardır. Sırt ve kanatlar açık kahvereng i, sırtta koyu kahvereng ili siyahlı 4 adet şerit bulunur.

Genç bıldırcınların tüyleri yetişkinlere oldukça fazla benzerse de sırttaki krem renkli hat daha dar ve yüzdeki işaretler belirgin değildir. Gençlerde distal ilk parmaklar keskin uçlu yetişkinlerde ise daha küttür.

Vahşi yetişkin Japon bıldırcınları kahve renklidir, fakat göğüs ve boğazdaki işaretlerde ve kahvereng i rengin tonlarında büyük farklılıklar bulunmakt adır. Yetişkin erkeklerd e alın, baş ve ense küflü kahvereng i şeritli siyah renklidir . Ortada ve kaşlar üzerinde bulunan çizgiler kremimsi beyaz renklidir . Sırttaki yan tüyler grimsi siyah geniş krem çizgili ve ince krem renkli transvers al çubukludur. Tüyler uçlara doğru grimsi siyahtan küflü kahvereng ine doğru değişir. Kanat örtü tüyleri grimsi kahve renkli, uçları krem renge dönen gri renklidir, Örtü tüyleri koyu kahve renkli tüylerle sıkıştırılmış 5 veya 6 krem renkli çubukla çaprazlanmış şekildedir. Boyun kızılımsı kahve renkli, göğüs sarımsı kahve renkli, karın ve kuyruk altı soluk krem renklidir . Ergin dişilerin rengi erkeklere benzer ancak boyun ve göğüs koyu kahvereng i noktalı kremimsi beyaz renktedir (12).

Kısa ışık süresi uygulandığında yetişkinlerin rengi daha donuk kışlık tüy örtüsüne dönüşür, çene ve boyun tüylerinin uçlarında noktalar çoğalır ve tüyler beyazlaşır. Erkek ve dişinin tüy örtüsü daha benzer hale gelir (12).

Eumelanin, pheomelan in ve trikokrom larla ilişkili pheomelan inler melanin pigmentle ridir. Evcil kanatlıların tüy rengindek i sonsuz varyasyon ları ortaya çıkaran gen veya gen kompleksl eriyle melaninin varlığı ve dağılımını etkileyen karışık gen interaksi yonları bulunmakt adır. Japon bıldırcınlarındaki renk farklılıklarını bildiren yayın sayısı oldukça azdır ancak aynı genetik mekanizma ların geçerli olduğu söylenebilir. Son çalışmalar farklı boyun rengine sahip erkek bıldırcınların ışık uyarımlı testis gelişimi sonucunda farklılık gösterdikleri (9, 53), birkaç farklı renkteki bıldırcınların ışık uyarımlarına genetik olarak farklı görme tepkisi verdikler i bildirilm iştir (40).

Melanin pigmentin in yaygın olduğu durumlard a yaygın kahvereng i, yaygın siyah, kuluçkadan çıkan civcivler in siyah olması ve sinirsel bozuklukl a birlikte seyreden koyu renklilik görülebilir. Yaygın kahve renklilik geni (E) yabani renklilik genine (e+) dominant, sarı renklilik genine (Y) epistatik, resesif beyazlık genine hipostati ktir. Beyaz göğüslülük (wb), kaba tüylülük (rt), kısa tüylülük (sb) ve kabarık tüylülük (rf) genlerind en bağımsız, fosfogluk oz izomeraz (Pgi) geniyle cinsiyetl e ilişkili bileşiktir. Yaygın siyah renkliliğin (D) fenotipik tanımlanması ve resesif beyaz renklilik le (wh) epistatik ilişkisi göz önüne alındığında yaygın kahve renklilik le homolog olma ihtimali bulunmakt adır (12). Siyah (D) ve alacalık (ps) genlerini n incelendiği bir çalışmada (71) her iki genin allel olduğu, siyah > yabani renklilik > alacalık şeklinde dominant resesif kalıtım yolu izlediği ve bu nedenle ps sembolünün dps şeklinde değiştirilmesi gerektiği bildirilm iştir.

Kuluçkadan çıkan civcivler de görülen siyahlık (Bh) homozigot olduğunda letal özellik gösteren otozomal dominant bir genle determine edilir. Homozigot BhBh fertler kuluçkanın 4.5-8. günlerinde ölür (49, 55). Bh lokusu tamamen bağımsızdır.

Renk açılmaları içinde kızıl başlılık (erh), alacalık (ps), açık kahve renklilik (YF), sarı renklilik (Y), tarçın renklilik (cin), kahvereng imsi sarı renklilik (pk), siyah gözlü açık renklilik (alD), cinsiyete bağlı tarçıni renklilik (alc), kırmızı gözlü kahve renklilik (reb), cinsiyete bağlı kahve renklilik (br), dominant beyazlık (W), ebrulu (gri, gümüşi ve mavi) tüylülük (ma), mavi (bl) ve gümüşi renklilik (rs) sayılabilir (12).

Sınırlı renkli alanlarla karakteri ze fenotiple rin görüldüğü diğer durumlard a, kahvereng i parçalı beyaz renklilik (p), yabani bıldırcın renginde parçalı beyaz renklilik (wh), göz etrafı koyu beyaz renklilik (panda) (s), dominant gümüş renklilik (B), beyaz göğüslülük (wb), beyaz ay benzeri parçalılık (cr), beyaz sakallılık (bi) ve beyaz uçlu tüylülük (wp) genleri söz konusudur (12).

Albinismu sda yetişkin bıldırcınların vücudu saman sarısı renginde, fakat yumurta kabuğu ile yumurta sarısı normal renktedir . Bütün tüylerdeki pigmentas yonun yokluğu ile ifade edilebile n fenotiple rin oluşmasında beyaz tüylülük (c), eksik albinoluk (al) ve tam albinoluk (a) genleri rol oynamakta dır (12). Lauber (39) albinoluk genini cinsiyete bağlı resesif bir gen olarak tanımlamıştır. Görünüş olarak kesin ayırım ancak göz rengine bakılarak yapılabilir. Beyaz tüylülükte gözler normal, eksik albinoluk ta pembe ve tam albinoluk ta yakut kırmızısıdır. Homozigot olmaları halinde embriyoni k ölümlere veya kuluçka sonrası ilk 2-4 gün içinde ölümlere neden oldukları bazı araştırıcılar (47, 62) tarafından bildirilm iştir.

11.2. Tüy gelişimi ve yapısı:

Bıldırcın tüyleri tavuk tüylerine çok benzer. Yabani tip bıldırcın civcivler inin kuluçka tüyleri, tomurcuk benzeri tüylerle kaplı tüy demetleri halindedi r. Olgun tüyler keskin kenarlıdır ve kancacıklara sahip küçük tüycüklerden oluşmuştur. Tüycüklerin kancacıkları tüyün kaidesine bağlıdır ve birbirler ine kenetlenm işlerdir. Tüylerin gelişiminde ve yapısında 6 mutasyon bildirilm iştir. Bunlar; dalgalı yapı (rt), kıvrık tüylülük (pc), kısa tüylülük (sb), bozuk tüylülük (Df ve mdf), tüysüzlük (dl-1 ve dl-2) ve kabarık tüylülük (rf) genleri ile determine edilirler 

11.3. Yumurta kabuk rengi:

Değişik ırk tavuklard a kremden mora kadar değişen yoğunluklarda kahvereng i yumurta kabuğu pigmenti protoporp hyrin olarak adlandırılan hemoglobi n porphyrin dir. Mavi veya yeşil yumurta veren bazı ırklarda kabuk pigmenti biliverdi n ve muhtemele n biliverdi n çinko kompleksi dir. Japon bıldırcını yumurtala rının görünen rengi aynı zamanda kabuğun asıl rengidir. Üzerindeki daha koyu lekeler asıl renk üzerine ilave beneklerd ir. Her ne kadar belirgin değilse de beneklili k hindi yumurtala rında da görülür.

Yabani bıldırcın yumurtasının asıl rengi beyazdan bej rengine kadar değişir, renkli lekeler ise mavi veya kahvereng inin nüansları halindedi r. Tavuklard a olduğu gibi yumurta kabuğunun asıl rengi, yumurtlam adan birkaç saat önce uterusta bulunan kabuğun kalsifika syonunda görevli özel hücrelerden protoporp hyrin ve/veya biliverdi n salınması sonucu oluşur. Japon bıldırcını yumurtala rında koyu lekelerin oluşumu yumurtlam adan çok kısa süre önce şekillenir. Japon bıldırcını yumurtala rında kırmızı (R), beyaz (we) ve mavi (ce) renk variyasyo nları bildirilm iştir (12).

Beyaz renkli yumurtala r otozomal resesif we geni ile determine edilir. Yumurtanın asıl rengi tebeşir beyazıdır, lekeler ise kahvereng i üzerine açık kızılımsı kahvereng i noktalar halindedi r. Mutantların yumurtala rı heterozig otlardan % 10 daha ince olmasına rağmen yumurtala rın kuluçkadaki su kaybında önemli bir artış söz konusu değildir. Homozigot dişilerin (we/we) ilk yumurtlam a yaşları daha geç, 8. hafta canlı ağırlıkları daha düşük ve kuluçka verimi % 15 daha azdır.

Kırmızı kabuk rengi otozomal dominant R geni ile determine edilir. Asıl renk grimsi beyazdan koyu pembeye kadar değişen tonlardadır, lekeler ise açık pembeden koyu kırmızıya kadar değişir. Mavi renkli yumurtala rın oluşumuna neden olan ce geninin kalıtımı henüz açıklığa kavuşmamıştır (12). Asıl renk grimsi beyazdır, lekeler ise mavinin tonlarını gösterir. Ito ve ark. (32) parlak açık mavi kabuk renginde (porselen rengi) lekeleri olmayan yumurtala r yumurtlay an bıldırcınlar tespit etmişlerdir. Yapılan incelemed e mutasyon sonucu ortaya çıkan otozomal resesif ce geni tarafından determine edildiği ortaya konulmuştur.

11.4. İskelet ve kaslar:

İskelet ve kaslardak i anormal durumların birçoğu embriyo gelişiminin erken dönemlerindeki metabolik sapmalard an kaynaklan maktadır. Bu büyük değişiklikler çoğunlukla yaşama gücünü zayıflatmakta veya embriyoni k ölüme sebep olmaktadır. Ölümle sonuçlanan iskelet ve kas sistemind eki mutasyonl ardan embriyo ölümleri konusunda değinilecektir. Bu konuda ölüme sebep olmayan bozukluk veya sakatlıklardan bahsedile cektir.

Uzun gagalılık geni (lb) otozomal resesif bir gendir, çoğunlukla gagadaki diğer deformasy onlarla kolaylıkla karıştırılabilir ve tespiti oldukça zordur. Eğri veya kıvrık boyunlulu k ve kıvrık parmaklılığı oluşturan durumlar bilinmekt e ise de kalıtımı konusunda açık bilgiler bulunmama ktadır. Tek veya çift taraflı kulak çıkıntılarını oluşturan otozomal resesif genin (hfd) homozigot olduğu durumların büyük çoğunluğunda hyomandib ular aralık bozuklukl arı görülmüştür. Yine hfd geniyle ilişkili olmayan bıldırcın hatlarında hyomandib ular bozuklukl a birlikte boğaz çıkıntılarına da rastlanılmıştır 

11.5. Embriyo ölümleri:

Bıldırcınlar kan yakınlığına oldukça duyarlıdır ve kanyakınlığı yetiştirmesi uygulanan sürülerde letal mutasyonl arın ortaya çıkması beklenilm elidir. Kanyakınlığının embriyoni k ölümler üzerindeki etkisinin incelendiği bir çalışmada (64), ebeveyn kanyakınlığının her % 10’luk artışında kuluçka kabiliyet inin % 3 kadar düştüğü, kuluçkanın ilk 8 günündeki embriyoni k ölümlerin önemli oranda arttığı, embriyonu n kanyakınlığının % 10 artması halinde kuluçkadan çıkışın % 7 kadar azaldığı, kuluçkalık yumurtala rın 1 hafta daha depolanma sı halinde kanyakınlığının artmasıyla birlikte kuluçka randımanının düştüğü ve kontrol grubunun depolanma dan etkilenme diği bildirilm iştir.

Letal faktörlerin kalıtımını belirleme k ve bu konuda çalışmak oldukça zordur. Bununla birlikte anormal başlılık (ab), arostrope rosefali (ar), kondrodis trofi (ch), kondrodis trofi-2 (ch-2), eğri boyunlu cücelik (cn), micromeli a (m) ve bozuk gagalılık (db) durumları tespit edilmiştir.

Micromeli a otozomal resesif bir genle determine edilir. Baş kısa ve geniş, gözler dışarı çıkmış, alt çene az gelişmiş, üst gaga papağan gagası gibi kıvrık ve kısa, kanatlar ve bacaklar ayrık ve uzun kemikler yarı uzunlukta dır. Kuluçkanın 11 ile 16. günleri arasında embriyoni k ölüme neden olur (27).

Kıvrık boyunlu cücelik otozomal resesif kalıtım yolu izler. Kuluçkanın 14 ve 19. günleri arasında ölüme sebep olur. Embriyola rda vücut küçülmüş, boyun genellikl e sağa doğru bükülmüş ve sert, üst gaga alt gagadan daha kısa, bacaklar çapraz durumda ve bükülmez haldedir (63).

Arostrope rosefali embriyola rda gözlenmiştir. Gaganın zarsı kemiği ve burun septumu yoktur, göz yuvarlakl arı orta çizgide birleşmiş, üst çene ve damak gelişmemiştir. Otozomal resesif genle determine edilen bu özellik kuluçkanın 14. gününde ölüm şekillendirmektedir (18). Anormal başlılık tavuk bıldırcın hibritler inde tespit edilmiştir (50).

Micromeli a’yı inceleyen Hill ve ark.’nın (27) çalıştıkları aynı bıldırcın hattında Collins ve ark. (14) embriyo ölümüne neden olan ve tavuklard aki kondrodis trofiye benzerliği nedeniyle kondrodis tofi olarak adlandırdıkları otozomal resesif bir gen (ch) ayırt etmişlerdir. Kısa ekstremit eler ve papağan gagalılık görülmekle beraber mikromeli adaki gibi kısa geniş kafa, çıkık gözler, bacak ve kanat bozuklukl arı bulunmama ktadır. Embriyoni k ölüm 8-9. günlerde şekillenmektedir. Hermes ve ark. (25) bütün uzun kemikleri n kısalığı ile karakteri ze bir diğer kondrodis trofi (ch-2) olayı bildirmişlerdir. Kanat ve bacakların kısalmış uzun kemikleri nde değişik oranlarda eğilmeler görülmüştür.

Bozuk gagalılık (db) çok kısa üst gaga ile karakteri zedir ve çoğunlukla ensefalos el veya açık kafa kemikleri arasından beynin çıkması ile birlikte bulunur. Kuluçkanın değişik devreleri nde ölüme neden olur 

11.6. Sinirsel bozuklukl ar:

Bu konuda incelenen konjenita l loko (lo) ve yıldıza-bakarlık (star-gazing) (sg) durumları genellikl e birbiriyl e karışmaktadır. Bu anormalli klerde civcivler in başları geriye doğru kıvrık ve gaga yukarı dönüktür. Konjenita l loko semiletal özellik taşır, civcivler in denge mekanizma ları bozuktur, başlarını geriye doğru ani olarak atarlar veya hızlı bir şekilde sallarlar, herhangi bir harekette çoğu zaman yere düşerler. Konjenita l loko olayında iç kulaktaki semisirküler kanallard a yaygın defektler bulunmakt adır, seksüel olgunluğa erişenlerin oranı ve yaşama güçleri çok düşüktür. Yıldıza-bakarlıkta ise iç kulakta herhangi bir anormalli k yoktur, birçoğu çiftleşebilir ve yavru verebilir, penetransı yaklaşık % 98 olan otozomal resesif sg geni tarafından determine edilir (12, 58).

Siyah tüylülük ile birlikte görülen sinirsel bozukluk (dn) durumunda vücutta ve ekstremit elerde titremele r, yürüme bozuklukl arı ve takla atma gibi serebellu m fonksiyon bozuklukl arı görülmektedir. Birçok bıldırcın kalça çıkığı nedeniyle ölür. Otozomal resesif olan gen semiletal özellik göstermektedir ve % 40 kadarı 20 haftalık yaşa kadar yaşayabilir. Büyüme ve seksüel olgunlukt a gecikme, yumurta, fertilite ve kuluçka kabiliyet inde düşme görülür (12).

Otozomal resesif myd geni ile determine edilen myelin noksanlığı durumunda günlük civcivler de titremele r görülür ve titremele r hayatı boyunca devam eder. Homozigot fertlerde fertilite % 25, fertil yumurtala rdan çıkış % 40 ve kuluçka sonrası 6 haftalık yaşa kadar ölüm % 80 civarındadır (12).

Geri gitme (back-drawing) (bkd-1, bkd-2) durumu gösteren bıldırcınlarda çömelme ve boynun bacaklar arasından geriye doğru eğilmesi görülür. Bıldırcınlar geriye doğru yürür, ileriye doğru ancak takla atarak veya yuvarlana rak ilerlemel eri mümkündür. Atlama ve sıçramalar geriye doğru da olabilir (12).

12. YETİŞTİRME 12.1. Barınak:

Japon bıldırcınları birçok şekilde barındırılabilir. Sıçan ve fare kafesleri gibi küçük laboratuv ar üniteleri, bıldırcınların birbirler ini göremeyecekleri malzemele rle ayrılarak kullanılabilir (62). Küçük sürüler, tel örgü veya hem tel örgü hem de ince tahtalard an yapılmış kafeslerd e, birbirine eklenmiş tel örgü kafeslerd e, ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş elektrikl i civciv ana makinalarında veya civcivler için kullanılan kalın altlık serilmiş odalarda tutulabil irler. En basit yol olarak kalın altlıklı 105 cm çapında metal, plastik veya kartonla çevrili ve 250 watt’lık infra-red ampul kullanılan sistemler de 150 bıldırcın civcivi 3 hafta % 10 kadar düşük bir ölüm oranıyla başarılı bir şekilde yetiştirilebilir.

Bu sistemde görülen ölümlerin çoğunluğu suda boğulmalardır ve önlemek amacıyla suluklara çakıl taşı yerleştirmek gerekir. Oda sistemini n kafes sistemine olan avantajla rı; bıldırcınlar daha uysal olması, kafa yaralanma larının görülmemesi ve erkekleri n dişiler tarafından sindirilm elerinin önüne geçilmesidir (15).

Yetişkin bıldırcınların bir çifti 13 X 20 X 25 cm ebatlarındaki pedigri kafesleri nde, 25 bıldırcınlık bir sürü 60 X 60 X 25 cm’lik koloni kafesleri nde, 50 bıldırcınlık sürü ise 60 X 120 X 25 cm’lik koloni kafesleri nde barındırılabilir. Yetişkinler bıldırcınlar için 100-160 cm²’lik alan yeterlidi r (20).

Bıldırcınlar sürü halinde kafeslerd e tutuldukl arında kafesin bazı kısımlarında yeterli ısının sağlanamaması söz konusudur . Bıldırcınlar fazla heyecanla nırlar ve kafes içerisinde yukarı doğru zıplayarak uçmaya çalışırlar. Bu esnada kafalarını kafes tavanına vurarak yaralandıkları için kafes sistemler inde ölüm oranı daha yüksektir. Kafes yetiştiriciliğinde, dişilerin cüsse olarak iri olması nedeniyle erkeklere üstünlük kurarak ezmeleri söz konusudur ve çiftleşmenin gerçekleşmemesine bağlı olarak fertilite düşüklüğü görülmektedir (15).

Çiftleşme grupları oluşturulduğunda ortaya çıkan davranış bozuklukl arını azaltmak amacıyla gaga kesimi tavsiye edilmekte dir. Marks (44) ile Mahn ve Blackwell (42) gaga kesiminin fertilite ve kuluçka kabiliyet ini etkilemed iğini tespit etmişlerdir. Bu işlem üst gaganın yaklaşık olarak yarısının kesilmesi şeklinde yapılır.

Bıldırcınların aşırı kalabalık olarak barındırılması, tüy kırılmalarına, kirli yumurta üretimine ve yetersiz tüylenmeye sebep olur. Das ve ark. (16) her bıldırcına 83, 94, 109, 125 ve 156.5 cm} düşecek şekilde kafeslerd e barındırılan bıldırcınların canlı ağırlıklarının 103.5 gramdan 97.1 grama kadar düştüğünü, yemden yararlanm anın sırasıyla 3.54, 3.73, 3.92, 3.89 ve 3.83 olarak gerçekleştiğini bildirmiştir.

Ernst ve Coleman (21) m} ye 43 veya 215 bıldırcın konulmasının büyümeyi önemli oranda etkilemed iğini (6 haftalık 108.1-109.3 gram) fakat m²’ye 86 bıldırcından fazla konulmasının tüy kırılmasını ve kirli yumurta üretimini artırdığını bildirmişlerdir. Ayrıca en yüksek fertilite ve kuluçka randımanının m²’ye 46 bıldırcın konulduğunda elde edildiğini ifade etmişlerdir.

Okamoto ve ark. (54) 322 cm²/10 bıldırcın ve 966 cm²/10 bıldırcın olarak düzenledikleri 2 deneme grubundan elde ettikleri bulgulara göre 2-6. haftalard aki canlı ağırlık artışı seyrek grupta daha fazla ve yemden yararlanm a daha yüksektir.

Nagarajan ve ark. (51) her bıldırcın için 150, 180, 210 ve 240 cm²’lik alan ayırdıkları çalışmalarında, alan arttıkça canlı ağırlık artışı, % 50 yumurta verim yaşı, ölüm oranı, günlük yumurta verimi ve yemden yararlanm ada önemli gelişmeler elde ettikleri ni, yumurta ağırlığı ve kalitesi ile yumurta kabuk kalınlığında önemli bir değişiklik görülmediğini belirtmişlerdir.

12.2. Yemlik ve suluklar:

Yemlik olarak değişik tipte kaplar kullanılabilir. Küçük bardaklar, porselen veya plastik kaplar ve metal tepsiler bu amaç için uygundur. Yem zayiatı, yemlikler in üzerine tel kafes konularak azaltılabilir. Çok sayıdaki günlük civcivler için en ucuz ve en etkin yemlikler yumurta viyolleri dir. Bir haftalık civcivler in canlı ağırlık artışlarının yüksek olduğu göz önüne alındığında viyoller yetersiz olacaktır ve yemlik olarak üzeri tel örgü ile kaplı kanal şeklindeki yemlikler in kullanılması zayiatın önüne geçilmesi için uygun olacaktır. Açlık nedeniyle ölüm veya yetersiz büyümenin önüne geçilmesinde yem miktarından çok yemlik sayısı önem taşımaktadır (15).

Küçük birimlerd e, kafes kuşları için kullanılan plastik su kapları suluk olarak kullanılabilir. Bileşik kafeslerd e U şeklindeki kanal suluklar kafesleri n arkasına takılabilir. Yer yetiştiriciliğinde yarım litrelik suluklar uygundur, ancak civcivler in boğulmalarını önlemek için temiz çakıl taşları kullanılmalıdır (15). Her bir bıldırcın için 1.25-2.50 cm’lik yemlik, 0.65 cm’lik suluk hesaplana bilir 

12.3. Altlık:

Kafes yetiştiriciliğinde günlük civcivler in ayaklarının kafes tabanındaki tel örgüye takılmasını önlemek amacıyla 1-2 hafta süreyle gazete kullanılabilir. Bu aynı zamanda ortamdaki hava sirkülasyonunun civcivler üzerinden olmamasını sağlar. Özellikle yer yetiştiriciliğinde ihtiyaç duyulan altlık, iri marangoz talaşı veya hızar talaşı adı verilen toz halinde olmayan odun artıklarıdır. Bu ve benzeri altlıklarda dikkat edilecek nokta yabancı cisimleri ihtiva etmemesid ir. Bıldırcınlar yabancı cisimlere karşı diğer kuşlar gibi çok meraklıdırlar ve tel, çivi ve benzeri cisimleri yutmaları neticesin de kursak delinmele ri şekillenebilir 

12.4. Işıklandırma:

Havenstei n ve ark. (24) bıldırcın civcivler ine ilk 2 hafta devamlı, yumurtlam a kafesleri ne alınıncaya kadar 6 saat ve yumurtlam a döneminde 14 saat ışık uygulamışlardır.

Sefton ve Siegel (59) civcivler e ilk 5 hafta devamlı daha sonra 16 saat ışık vermişlerdir.

Merkley ve Garwood (48) ilk 21 gün devamlı aydınlatma, 21-49. günler arasında 6 saat, daha sonra her gün 0.5 saat uzatarak 16 saat ışık uygulamışlardır. Bu uygulama sonucunda gruplara göre 80-91. günler arasında yumurtaya başlayan bıldırcınların ilk yumurtlam a canlı ağırlıkları 131 ile 156 gram arasında değişmiştir.

Abplanalp (2) ışık yoğunluğunun yumurta verimini tavuklard aki gibi etkilediğini göstermiştir. 14 saatlik ışık süresi 7-8 haftalık bıldırcınlarda yüksek oranda yumurtlam ayı uyarır. Işık süresinin artırılması daha erken seksüel olgunluk sağlar. Aynı şekilde gün uzunluğunun azalması da seksüel olgunluğu geciktire bilir (78). Stein ve Bacon (67) bir günlükten itibaren bıldırcınlara günde 14, 8 ve 6 saat ışık uygulamışlar, ilk yumurtlam a yaşını sırasıyla 42.8, 112.7 ve 130.8 gün olarak tespit etmişlerdir. Aynı bıldırcınların 165 günlük yaşa kadar sırasıyla % 100, 65, ve 62’sinin yumurtladığını ifade etmişlerdir.

Okamoto ve ark. (54) 14 saat ışık ve 24 saat ışık verdikler i 2 deneme grubunda elde ettikleri sonuçlara göre, 14 saat ışık dişilerin büyümesini ve yemden yararlanm asını etkilemem iştir. Ancak 14 saat ışık alan erkekler ise daha iyi büyüme ve yemden yararlanm a performan sı göstermişlerdir.

Woodard ve ark. (82, 83) ışık rengi ve şiddetinin bıldırcınlarda büyüme ve seksüel olgunluk üzerine olan etkisini inceledik leri çalışmalarında oldukça ilginç sonuçlar elde etmişlerdir. 10 lüks veya daha fazla şiddetteki yeşil veya mavi ışıkta 5. haftaya kadar büyütülen dişiler kırmızı veya beyaz ışıkta büyütülenlerden daha az gelişme göstermişlerdir. Kırmızı ışıkta yetiştirilenlerin seksüel olgunluğu daha erken şekillenmiştir. Kırmızı ışıkta yetiştirilen erkekleri n testis gelişimi yeşil ışıkta yetiştirilenlerden iki kat, mavi ışıkta yetiştirilenlerden üç kat daha fazla olmuştur. Kırmızı ışıkta büyütülen dişilerin yumurta verimi mavi ve yeşil ışıkta yetiştirilen dişilerden 2 hafta önce ve daha fazla miktarda gerçekleşmiştir. Fertil yumurta miktarı mavi ışıkta yetiştirilen dişilerde daha az bulunmuştur.

Kobayashi ve ark. (34) 411 bıldırcın civcivi ile yaptıkları çalışmada düşük (3.8-4.7 lux), orta (46-83 lux) ve yüksek (1620-1746 lux) ışık şiddeti uygulamışlar, ışık şiddetinin erkekleri n yaşama gücünü ve canlı ağırlığını etkilemed iğini, dişilerde ise düşük ışık şiddetinin canlı ağırlığı düşürdüğünü, orta şiddette ışık uygulamasının testis ve ovaryum ağırlığını arttırdığını tespit etmişlerdir. Orta şiddette ışığa maruz bırakılan erkekleri n tamamı 46 günlükken ejekülat vermiş, bu grubu yüksek ışık şiddeti grubu % 81 ve düşük ışık şiddet grubu % 5 ile takip etmiştir. 53 günlük dişilerde orta grubun % 97’si, yüksek grubun % 71’i ve düşük grubun % 9’u yumurtlamıştır.

12.5. Tutma ve taşıma:

Bıldırcınların tutulması genellikl e elle yapılır. Özellikle civcivler fazla sıkıştırılmadan avuç içinde, ergin bıldırcınlar ise kanatları zapt edecek şekilde sıkıca tutulmalıdır. Uzun süre elde tutulan bıldırcınlarda kusma veya şoka kadar varabilen bayılmalar görülebilir.

Civcivler in taşınmasında özellikle çevre ısısına, civciv sayısına ve yeterli hava girişine dikkat edilmelid ir. Nakliye sırasında soğukla karşılaşan civcivler birbirler ine sokulur hatta üst üste yığılırlar. Bu nedenle bunalan, nefes alamayan ve ezilen civcivler ölebilirler. Ergin bıldırcınların taşınmasında ise çevre ısısı civcivler deki kadar önemli olmamakla birlikte, bir arada bulunacak bıldırcın sayısına ve havalandırmaya dikkat edilmeli, aşırı sıcak havalarda az sayıda bıldırcın mümkünse kafeslerd e taşınmalıdır.

12.6. Çiftleşme:

Normal çiftleştirme oranı bir erkeğe 3 dişi bıldırcın olmasına rağmen bilimsel çalışmalarda bir erkeğe 2 dişi bıldırcın verilmekt edir. Woodard ve Abplanalp (79) 20 ile 24 arasında bıldırcının yer aldığı sürülerde cinsiyet oranını 1:1’den 1:6’ya kadar uygulamışlar, en yüksek fertilite nin 1:1 ve 1:2 oranlarında görüldüğünü, erkekler uzaklaştırıldıktan sonraki döllülük süresinin 9-10 gün olduğunu bildirmişlerdir. 6 aylık yaştaki erkek ve dişilerin fertilite si azalmış, fertil yumurtala rın kuluçka verimi yaşlı erkeklerl e çiftleşen genç dişilerin aksine yaşlı dişilerde azalmıştır. Genç dişilerin yaşlı dişilerden daha sık çiftleştikleri ve genç erkekleri n yaşlı erkeklerd en iki kat daha fazla başarılı çiftleşmeyi gerçekleştirdiklerini ifade etmişlerdir. Aynı araştırıcılar bir başka çalışmalarında (80) 44. haftaya kadar kuluçkadan çıkış oranının % 70 civarında olduğunu ve daha sonraki haftalard a düşüş görüldüğünü bildirmişlerdir.

Kumar ve ark. (36) genç (142 günlük) ve yaşlı (170 günlük) erkek ve dişi bıldırcınlarla yaptıkları çalışmada grupları oluşturduktan 4 gün sonra yumurta toplamaya başlamışlar, 1 hafta süreyle topladıkları yumurtala rı kuluçkaya koymuşlardır. Elde ettikleri sonuçlar Tablo 11’de verilmiştir.

Suni tohumlama uygulamasının değişik masaj teknikler i kullanılarak Japon bıldırcınlarında kullanılabileceği bildirilm iştir (73), fakat tohumlama uterus içine bir hipodermi c iğne ile sperma depolamak suretiyle gerçekleştirilmiştir. Bu uygulama ile 4-6 gün süreyle % 75 fertil yumurta elde edilmiş, herhangi bir ölüme rastlanılmamış ve yumurta verimi etkilenme miştir. Marks ve Lepore (46) uyguladıkları basit bir intravagi nal suni tohumlama tekniği ile dişi bıldırcınların % 83’ünden fertil yumurta elde etmişler, 1 hafta süreyle topladıkları yumurtala rın % 56’sının (% 45-73) fertil olduğunu belirlemişlerdir. Yumurta verimi ve mortalite de olumsuz etkisini görmemişlerdir.

13. HASTALIKL AR Hastalıklara karşı, tavuk ve diğer kanatlılara nazaran daha dayanıklıdırlar, ancak Japon bıldırcınlarının kanatlıları etkileyen birçok hastalığa duyarlı oldukları bildirilm iştir. Edgar ve ark. (19) bıldırcınların, kanatlı çiçeği, Newcastle, enfeksiyöz bronşit, birkaç Salmonell a türü, Pasteurel la multocida, patojenik bir E. coli suşu, Aspergill us fumigatus, Trichomon as türleri ve Histomona s meleagrid is’e duyarlı olduklarını ifade etmektedi rler.

Tavuk koksidiyo zunun bilinen dokuz türünden sekizine ve hindi koksidiyo zunun üçüne duyarlı değildir.

Capillari a obsignata ve Heterakis gallinae arasıra görülür fakat Ascaridia galli bıldırcınlarda olgunlaşamaz. Bazı araştırıcılar (38, 41) Japon bıldırcınlarını Heterakis gallinaru m ve Histomona s meleagrid is ile enfekte etmişler fakat parazitle r gelişememiştir.

Hill ve Raymond (26) IAE virusu inokule edilen civcivler le birlikte tutulan bıldırcınlarda avian ensefalom iyelitis vakası bildirmişlerdir. Rauscher ve ark. (56) bıldırcın embriyosu nda, Influenza A, B, C ve D, Kabakulak, Newcastle, Enfeksiyöz bronşit, Laringotr akeit, Kanatlı çiçeği, Vaksinya, Veziküler stomatit ve Rous sarcoma viruslarının gelişebildiğini tespit etmişlerdir.

Hastalıklardan korunmak amacıyla tavuk civcivler i için gerekli olan temizlik ve bakım şartlarına bıldırcınlar için de uyulmalıdır. BİLGİ İÇİN 0535 212 08 13 SERDAR ısm İSTANBUL   

Bıldırcın Yumurtasının Faydaları Diğer yumurtalardan daha fazla, proteinlerin yapı taşı olan aminoasit içeren bıldırcın yumurtası, özellikle çocukların bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Çocukların bedensel ve zihinsel gelişimine yardımcı olan protein deposu bıldırcın yumurtasının, grip ve bronşit gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarına iyi geldiği kaydedildi. Bıldırcın yumurtasının en doğru tüketilme biçiminin ise rafadan yenmesi olduğu vurgulanarak, çiğ tüketilmemesi önerildi. Öksürük, astım, bronşit, nefes darlığı, mide, karaciğer ve göğüs hastalıkları tedavisinde, Çocukların gelişiminde ve iştahlarının arttırılmasında, Hastaların, ameliyat sonrası çabuk şifa bulmasında, Kansızlık ve anemi tedavisinde,

öneriliyor. Ayrıca; İnsan bedenini gençleştirici, kuvvetlendirici özelliği yanında yüksek derecede afrodizyak özelliği içerir. Yüksek enerji ve protein içerir. Vitamin ve minarel değeri çok yüksektir.

İdame dozu (tedavisi) Bir adet bıldırcın yumurtasını bir bardağın içine kırıyorsunuz. Bir kaşık balla karıştırıyorsunuz. Çalkalıyorsunuz. Bir bardak süte tamamlıyorsunuz. Karışımı oda sıcaklığında veya buzdolabından çıkardıktan 10 dakika sonra içiyorsunuz. 15 gün süreyle sabahları aç karnına bu kürü yapıyorsunuz. Öksürük, alerjik şikayet kalmıyor. Ayda 5-10 adet yumurta içmeye en az 3 ay devam ediyorsunuz bilgi alabilirsiniz benden  0535 212 08 13 serdar ısm istbul  kafes yapmak için bıldırcın burdan arayıp serdar yıldırım  ısmle yardımcı olurum size yeni başlıyanlar için  http://www.sahibinden.com/ilan/hayvanlar-alemi-aksesuarlar-kus-bildircin-kafesi-76099130/detay#       Bıldırcın yumurtası  Günlük yumurtalardan seçilerek paketlenen, taze bıldırcın yumurtası. Tavuk yumurtasına göre daha hafif ve daha lezzetlidir. Kahvaltılarda, salatalarda ve her türlü garnitürde kullanılır. İsteğe göre haşlanabilir, az pişmiş halde içilebilir ya da kızartılarak tüketilebilir. tane 1tl ile satılır  istanbul içi paket servis gider ulaşım 0535 212 08 13 istanbul çevresi sadece serdar bey tşkrler.                                                                                                                                                                 bıldırcın beslemek zor degıl önmlı olan  bilgili olmak tücrübeli olmak petshoplarda bıldırcın satan cok var ama  onu dışı  erkek anlamak lazım   bıde en cok  yumurtlamayan erken yumurtlamaya  başlayan bıldırcın cinsı japon bıldırcındır bıldırcın besmeklemek için  aynı türlerini ırklarını beslicen  beyaz bıldırcın  mavı bıldırcın alıp içine kafesin     koymak olmaz  ayrım  yaparlar hep kavga ederler ölüme nden bile olur bu bıldırcınların arasında beslemek için  sadece  bır ırk  yterlı oda japon bıldırcın  iyi hem  yerine alışıyor hemde  erken yumurtmaya başlıyor  dişi erkek ayrımı için  dişi koyu renklı benekli olur  erkek  bal rengi acık olur zaten erkek ötmeye başlar oda dişisine kur yapmak için  anlaşır yanı ozman  bıldırcın  haftada yemin  içine  ince taneli kıyma yemle karışık  koyulmalı daha protin  alır  besili olurlar  bıldırcınlar  hem eti hem yumurtası cok faydalı yeni başlıyan bıldırcın beslemeye bilgi alablır benden  tel 0535 212 08 13 ısm serdar tşkrler herkese.

img

baksen

12 yıl 1 ay 19 günlük üyedir.

ÖZEL MESAJ