Sürüngen Forumları > Kaplumbağa
Su Kaplumbağası Almayın - 2.sayfa
Büyük üstad Momo nun bir lafı vardı Türkiye su kaplumbağasını hepsievcil forumlarından öğrendi derdi.
Oda dahil hepimiz ilk adımlarımızı bu forumda attık , burada başladık , burada öğrendik ,geliştirdik , kendi çapımızda var olan bilgileri sağlamlaştırdık ,Türk forumlarına yeni yeni bilgiler kattık ,
Bilgiler çoğu kez buradan taban yaparak diğer forumlara doğru yayıldı çoğaldı.
Şimdi yeni ve önemli bir konu daha buradan doğuyor ( yada doğdu) ve diğer forumlara doğru yayılıyor. Eve su kaplumbağası almamak.
Tüm forum abi ve ablalarının su kaplumbağası almayın dediği başka bir su kaplumbağası forumu varmıdır ?...Yok.
Bir su kaplumbağası forumunda , kaplumbağa almayın demek ilk başta garip bir tezat olarak gözükebilir. Ama doğrusu budur. Çünkü biz onları gerçekten seviyoruz. İşin palavrasında , sahte sloganlarının arkasında değiliz.
Çoğu kez yanlış anlaşılsada , pek çok kez itiraz edilsede , hepimiz biliyoruz ki en geç 1-2 sene içerisinde dönüp evet siz haklıymışsınız keşke uyarılarınızı dinleseymişiz diyorlar..
Su kaplumbağası almayın , biyolojik idam sürecinin mahkumu çok seven baş gardiyanları olmayın , illaki alırsanız da lütfen ilk sert virajda onları hemen atmayın.
Yaşamak istiyorum , ama daracık pis bir akvaryumda , üstelik size bağımlı olarak değil !!
Özgürce yaşamak ve özgürce ölmek istiyorum
ALMAYIIIIIIIIIIIINNNNNNN!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! ONLAR EVCİL DEĞİL!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Haklı olabilirsin ama onları biz almasak pet shoplarda olucaklar ve orada hayvanlarla ilgilenlmiyor onların ilgiye ihtiyacı var
Ben aldım ve şimdi iyileştirmek istiyorum. Benim bir tane singapur kaplumbağam var, yaklasık bir yıldır plastik ağaclı pet-shoplarda satılan havuzda ısıtıcısız filtresiz besliyordum. Yemek olarak kurumuş küçük karides, bi de bitkisel bi kaplumbağa yemi veriyorum. Ara ara marul veriyorum. her gün yemini yiyordu. Hatta gecen aya kadar fazla fazla yiyordu. Ancak yaklasık bir aydır hiç yemek yemiyor. gün boyu aynı yerde duruyor, su anda da hareketli ancak eskisi kadar hareketli değil. Dahası suda da batmıyor.Ara ara kafasını kaldırıp ağzını acıp sanki nefes almaya çalışır gibi davranıyor. Gecen hafta cam akvaryum, ısıtıcı ve filtre aldım. Isıtıcının derecesinide 30 a ayarladım.Bugün de iki tane arkadas aldım yalnızlıktan sıkılmıs olabileceğini düşünüp. Ancak bir haftadır ısıtıcının üzerinde uyuyor, bugün cok sıcak olabileceğini düşünüp ısıtıcının derecesini 28 e düşürdüm. Hala yemek yemiyor, hala suda batmıyor, 2 arkadasından uzak duruyor, onların yanlarına gitmiyor. Daha önce yemek yerken yemeğini ben midye ya da tasın üzerine koyuyordum sudan değilde karaya tırmanıp oradan yiyordu. Acaba yemek yerken hava yutması batmamasının sebebi olur mu? bi de tüm yaz boyunca öğlenleri havuzu ile balkona cıkıp güneşlendiriyordum, o da midyeye cıkıp güneşleniyordu bol bol. Dahası her zaman durduğu kaloriferin hemen yanında yaz olduğu için pencere acılıyordu, ve kendisi aksamları hava akımına maruz kalabiliyordu. Sizce akciger enfeksiyonuna, verem ya da astım gibi bi hastalığa mı yakalandı minik? ne yapmalıyım? antibiyotik tedavisi uygulamalımıyım? ya da arka bacağından antibiyotik iğnesi yaptırmam mı gerekli? bana da ya diğer kaplumbağalara bi hastalık bulaşır mı? Son olarak 2 ayrı veterinere götürdüğümü ancak ikisinin de minigi iyi gördüğünü ve yardım edemediğini belirtmek isterim.
Arkadaşlar verdiğiniz bilgilerle aydınlanmış oldum...Fakat bu bilgileri maalesef bir su kaplumbağam varken öğrendim.Bu şirin yaratığı istanbul içerisinde ve ya yakın çevrede özgürlüğüne kavuşturabileceğim bir yer var mı?Önerileriniz için şimdiden teşekkür ederim.
Merhaba GÜÇO, benim de bir su kaplumbağam var ve ben de bu işin yanlışlığını, onlara ne büyük kötülük yaptığımızı sonradan anladım. Aldıktan sonra, bir kez ev ortamında bakılmaya başladıktan sonra anavatanlarında bile olsa doğaya salınmaları pek çok açıdan mümkün değil, yanlışa bir büyük yanlış daha eklemekten farksız doğaya bırakma fikri bizlerin kaplumbağaları için. Bu zaten ayrı, başlı başına uzun bir konu. Bu yüzden bundan sonra bizlerin onlar için yapabileceği şey, uzun hayatları boyunca ihtiyaçlarını karşılayarak, ev ortamında sağlayabileceğimiz en ideal koşulları sunarak, bakım koşul ve tüm ayrıntılarına hakim olmak, doğanın yerine geçmese de hiç olmazsa onları fiziksel, ruhsal sıkıntı çektirmeden yaşatabilmek. Ve bundan sonra bütün çevremizi kaplumbağa beslenmenin hataları konusunda uyarmak. Bu uzun arkadaşlığın hiç terkedilme olmadan sürmesi için iki taraf için de optimum koşullar pratik ve yıldırmayıcı yollarla karşılanıyor olmalı tabi.
Kendimi biran için suçlu hissetmiştim, ama suç ortaklarım olduğunu öğrenince biraz rahatladım:)Paylaştığın bilgiler için teşekkürler PINAR...Eminim ki bir kaplumbağaya ev koşullarında daha iyi şartlarda bakılamaz, ev arkadaşlığına devam.
Almayın Arkadaşlar!!!
Dört gün oldu iki kaplumbağayla yaşamaya başlayalı. Yorgunluktan ölüyorum. Dört gündür onlara doğal ortamlarına yakın bir yer yapacağım diye canım çıktı. 5 ay boyunca 50 YTL `lik alışverişi bile yasaklamışken kendime,200 ytl harcadım bu dört günde. İmkansızlıklarla boğuştum. Bir parça malzeme için bile iki gün dolaştım tüm dükkanları. Dün gece ayaklarım sızlıyordu yorgunluktan! İnsanları evlerinden getirtip dükkanlar açtırdım. Dünyanın parasını verip özel akvaryum yaptırdım. Ama NAFİLE!!! Ne kadar uğraşırsam uğraşayım, doğal ortamlarının yanında yinede hapisaneden farksız oluşturduğum yuva. Yemiyorlar, Yorgunlar, Nereye yüzdüklerini bile bilmeden yüzüyorlar havuzda. Güneş diye lamba veriyorum onlara, yuva diye camdan kafes. Yeşil diri yaprakların üzerinde oynamaları gerekirken, ısıtıcılar üstlerinde dinlenmeğe çalışıyorlar. Kaya yerine taş parçalarının üstünde yatıyorlar. Yeşillik ve balık yerine, ne olduğundan hiç bir zaman emin olamıyacağımız mamalar. Hele de başlarına gelecekleri düşündükçe! Hele de bunları neden yaşamak zorunda kaldıklarını düşündük çe!
Almayın arkadaşlar!!!
Bu yavrucaklar bana mutluluk, neşe verecekler öyle mi? Bir canlıyla yaşamak, ona bakmak çok güzel Öyle mi? Düşünsenize, işkence ede ede bir canlıya, onunla olmaktan zevk alacağım ben öyle mi? O acı içinde bana yalvaran gözlerle bakarken ben " aman da aman, ne de talısın sen" diye seveceğim öyle mi? Yaptığım koca kafeste, o buradan kurtulmak için çırpınırken, ben ; " mutlumuymuş benim bitanelerim" deyip sevineceğim öyle mi? İyi de Ahşap bir kaplumbağa alsaydım, sabah uyandığımda günaydın deseydim, eve gelince merhaba, yatarken iyi geceler olmaz mıydı? ne farkı var ki? Farkı sadece karşında ki kaplumbağanın hissiz olması mı? İyi de, tek hissettiği derin bir acıyken, akvaryumda hisli bir canlının olmasının ne anlamı var ki? Şimdi daha mı iyi yani?
Almayın arkadaşlar!!!
Düşünüyorum;
200 YTL ile gidip bir alışveriş merkezinden iki aileye yetecek kadar yiyecek alabilirdim. Bir ay boyunca karınları doyarak yaşardı ayakları çıplak gezen, boncuk gözlü çocuklar. İçim çok daha huzurlu olmaz mıydı?
Gidip odama biblolar, tablolar, çiçekler alsaydım. En az 5 sene keyif ve zevk verecekti odam bana, içim açılacaktı her girişimde. hayatım daha renkli olmaz mıydı?
Gidip kitaplar alsaydım o paraya, binbir insanın yaşamının içinde dolaşsaydım. En az 5 ay serüvenden serüvene koşmak hergün. Çok daha keyifli olmaz mıydı?
Sırf keyif alacağım diye, üzerine bu kadar para koyup iki güzel canlının hayatı boyunca işkence görmesini seyredeceğim. Hangisi da keyifli olur du sizce?
Almayın Arkadaşlar!!!
Bu kadar emek çekiyoruz bakımlarını sağlamak için. İşkence sadece onlara değil kendimize de. Ben niye bu kadar yorgunum? Niye dört gündür can hıraç koşturuyorum, didiniyorum. Oysa onlar doğal ortamlarında bizden hiç bir şey istemiyorlar. Niye bu kadar eziyeti çektim! ? üstelik çekeceklerimin yanında henüz hiçbirşey. Terketmemek için, sevdikleri için, doğal ortamlarına bırakamayacak oldukları için yıllarca onlara bakan arkadaşlar bir anlatsın bakalım ağızlarından neler dökülecek. Onlara harcadıkları zamanı, bakımı, emeği ve parayı, boşverin herşeyi sadece güzellikleri için harcasalardı, şimdi her biri birer manken kadar güzel yada dayanılamayacak kadar karizmatik birer erkek olurlardı.
ALmayın Arkadaşlar!!!
Bakın hepimiz, Bir şekilde evimize geldikleri için, yada bilmeyerek, yada sırf "Pet-Shop larda ölmelerinden se " deyip aldığımız bu kaplumbağalar için, vicdan azabı çeke çeke bakıyoruz bu hayvanlara. Bakmayın kendimizi avutmak için, "şöyle şirinler, böyle tatlılar" dediğimize. Girin " klavyeler çalındı" bölümüne, okuyun onlar adına içimizden dökülenleri. Onları sadece anlayabildiğimiz kadarıyla neler hissettiğimizi. Kendinize işkence etmeğin bence!
Almayın arkadaşlar!!!
Onlar biblo değil! Oyuncak hiç değil. Çiçek gibi su versen serilip serpilecek bir bitki hiç değil. Uğraşıp didiniyorsunuz ama onlar hep MUTSUZ, hep ÜZGÜN, hep BİRTARAFLARI YARALI. Çünkü ONLAR HEP MAHKUMMM!!!
Almayın arkadaşlar!!!
Bizim her aldığımız TEK BİR kaplumbağa, onlardan sonra gelen TÜM NESLİN ÖLDÜRÜLMESİ DEMEK!!!
Fındık ve Badem bana gelmeselerdi; evet belki Pet-Shop`ta öleceklerdi. Ama Fındık ve Badem`in benim için alınması, bin tane badem, bin tane Fındığın doğal ortamlarından toplatılıp Pet- shoplara götürülmesine sebep oldu.
Sizce Hangisi daha doğru?
Şimdi sizce Badem ve Fındık kurtuldu mu?
Sizce Badem ve Fındık bu tercih için size ne derlerdi?
Ben söyleyeyim!!!
Ağlayarak; " NE OLUR ALMAYIN BİZİ, BIRAKIN BİZ ÖLELİM, BİZİ ALIRSANIZ BİZİM DAHA DOĞMAK ÜZERE OLAN KARDEŞLERİMİZİ DE ALACAK BU ADAMLAR, ONLARDAN SONRAKİLERİDE. NE OLUR ALMAYIN, BIRAKIN BARİ KARDEŞLERİMİZ MUTLULUK İÇİNDE YAŞASIN! BÖYLE GİDERSE HEPİMİZ MUTSUZ YAŞAYIP ÖLECEĞİZ! RAHAT BIRAKIN BİZİ! ALMAYIN Kİ RAHAT BIRAKSINLAR ARTIK BİZİ! NE OLUR ALMAYIN NE OLURRR!!! derlerdi.
Almayın Arkadaşlar! Ne olur ARTIK ALMAYIN!!!!
EVET ALMAYIN!!!! MARTI`NIN YAZISINI GÖZLERİM DOLARAK OKUDUM. ŞU ANDA YAN ODADA ACI ÇEKEN MİNİĞİ DÜŞÜNEREK.... YAPTIĞIM HATANIN BEDELİNİ GÜNLERDİR UYKUSUZ ÖDEMEYE ÇALIŞIYORUM... BEN DE KAPLUMBAĞA ALMAKLA BU DÖNGÜYE OLUMSUZ BİR KATKIDA BULUNDUM. BUNU YAPMAMALIYDIM (KIZIMIN GÖZYAŞLARINA RAĞMEN) EĞER ONU ALMADAN SİZİNLE TANIŞSAYDIM BELKİ BİZİM BOCUĞUMUZ BİZİM OLMADAN ÖLECEKTİ AMA KARDEŞLERİ İÇİN BİR KURTULUŞ UMUDU OLACAKTI... SU KAPLUMBAĞASI ALMAYIN. GÖRDÜĞÜM HERKESE BUNUN NE KADAR YANLIŞ OLDUĞUNU ANLATMAYA BAŞLADIM BİLE VE YILMADAN ANLATMAYA DEVAM EDECEĞİM.
ne zamandır uğramıyormuşum buralara. son bıraktığımda part-time işle okul arasında mekik dokuyordum sanırım, o nedenle hiçbir şey yapmaya zaman bulamıyordum. şimdi mezunum, üstelik işim bile var ve biricik tosunum naciye hala benimle beraber. vazgeçmeyi düşünmedim mi? elbette düşündüm. zat-ı muhterem sabaha karşı acıkınca uyanmam için suda türlü şaklabanlıklar (bildiğin hayvanlık) yapıyor ve sınavların-projelerin çok yoğun olduğu, günde ancak iki-üç saat uyuyabildiğim günlerde bu olay bende bilumum sinir krizleri yaratıyordu. ayrıca yoğunluktan akvaryumunu temizleyemez olmuştum, hayvan bok içinde (tabiri caizdir) yüzüyordu. tabii bir de çevreden gelen "bakamıyorsun ver bunu", "götür akvaryumcuya ver küçüğünü al" (civcivdi horoz oldu sanki) ve bir de en komiği "bunu götür ver yerine muhabbet kuşu al" (ne yapayım lan sabah akşam cik cik öten hayvanı) gibi garip tahrik unsurları vardı. ama tabii ki vermedim naciye`mi kimselere. 4 yıl olmuş onu alalı. bakmışım büyütmüşüm o kadar, uğruna elmasla cam kesmede ustalaşmışım, silikon solumuşum günlerce, nereye gitsem götürmüşüm, benim bir parçam olmuş iyice. nasıl vazgeçebilirim ki? ki zaten benim bu hayvana bakmak, onu büyütmek istemememin tek nedeni çocukluğumda bakmış olduğum tüm kaplumbağaları öldürmüş olmamdı. artık işin yolunu yordamını öğrenip bir su kaplumbağasına doğru düzgün uzun yıllar bakmak istemiştim. zor mu? kesinlikle. bir muhabbet kuşu gibi tatile çıkarken komşuya falan emanet edilebilecek ya da herhangi birinin sizin yerinize bakmak isteyeceği bir hayvan değil bu. öylesine alınabilecek bir kenara konup kendi kendine yaşaması beklenilebilecek bir hayvan değil. sevebileceğinizi, her şeyine katlanabileceğinizi düşünmüyorsanız almayın, aldırmayın..
bu arada frozen`ın hala buralarda olduğunu görmek ne güzel.